Seyhan Akıncı – Ülkemizi sarsan Aka sarsıntıların akabinde sanatkarlar ve sanat üretim alanları da yaşadıkları kayıpların acısını yaşıyor. Bir yandan da dayanışma ile ayağa kalkma eforu veriyor. Güneydoğu ve Akdeniz’de yaşayan tiyatrocular ve oralarda bulunan Özel tiyatroların durumunu Tiyatro Kooperatifi Lideri Yeşim Özsoy ile konuştuk.
Tiyatro Kooperatifi’nin #SahnedenDayanışma daveti örgütlü hareketin de gücünü ortaya koydu bir Defa daha…
Evet, bu güç vakitlerde tahminen de en Aka kazanımımız örgüt olmanın, dayanışmanın kıymeti oldu. Pandemiden evvel birinci başta 15 tiyatronun inisiyatifiyle kurulma yoluna girmiştik, sene 2018’di. 2019’da haziran ayında resmî kuruluşumuzda 34 tiyatroyduk. Şu Lahza prestijiyle 77 tiyatroyu temsil ediyoruz ki bu yalnızca İstanbul’da. Ayrıyeten Mozaik Kültür Vakfı’nın takviyesiyle Anadolu’da da her bölgede birer tiyatro kooperatifi kuruldu. Yani toplamda 500 civarı olarak belirtilen bir sayı Mevcut bütün Türkiye’deki Özel tiyatrolar için. Neredeyse dörtte biri kadarıyla dayanışma ve örgütlülük içindeyiz.
Kooperatif’in bileşeni olan zelzele bölgesinden Özel tiyatroların nihayet yeni durumunu bizimle paylaşabilir misiniz?
Hem Güneydoğu’daki Özel tiyatroları temsil eden Ahura Tiyatro Kooperatifi hem de Akdeniz Bölge Kooperatifi’nden sarsıntıdan direkt olarak etkilenen tiyatrocularımız var. Öncelikli olarak Akdeniz’deki tiyatroların durumu tehlikede. Deposu, tiyatrosu ziyan gören, işine devam edemeyen, kiralarını, çalışanının maaşlarını ödeyemeyen tiyatrolar ve yakınlarını kaybeden tiyatrocular depremzede olarak bölgede ayakta kalmanın yollarını arıyorlar. Ahura Tiyatro Kooperatifi önceliği Akdeniz’deki tiyatrolara vermemiz gerektiğini söylediği için bu bilgiyle o bölgedeki tiyatrocu meslektaşlarımızla toplantılar yaptık, gereksinimleriyle ilgili bilgi aldık ve proje ve yardım çalışmalarımızla, ayrıyeten duyurularımızla onlara takviye olmaya çalışıyoruz.
Depremi yaşamış tiyatroların öncelikli muhtaçlıkları neler? Bu anlamda Turizm ve Kültür Bakanlığı’ndan neler talep etmeyi ve ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Öncelikli olarak aslında üzerimizde her Vakit bir yük ve pranga olan ticaret kurallarına Müsait yani sanat ve kültürün özelliğine Müsait olmayan ağır vergi yükünün çözülmesi kaide. Bölgedeki tiyatroların sigorta, prim ve vergi ödemeleri ertelenmiş durumda ancak Amel yapamadıkları için ayrıyeten yardım kaide. Bu maddi ve manevi yardım için Özel alandan bizler elimizden geleni Olağan ki yaparız lakin her Vakit altını çizdiğimiz üzere bakanlık nezdinde sistem değişikliği olmadığı sürece her keresinde Önemli hasar gören, bilet satamadığında sokağa ve açlığa, yok oluşa mahkûm olan tiyatro oluyor daima.
Bütün bu tablo karşısında #SahnedenDayanışma epeyce kıymetli. Nasıl bir çerçeveniz olacak?
Evet bildiğiniz üzere sarsıntının tesirlerinin hâlâ sıcak olduğu sırada yardımlar ve dayanaklar devam ediyor fakat bu süreç uzun. Tiyatrolar olarak tahminen de en Aka sorumluluğumuz seyircimize ve takımlarımıza bu dayanışma kültürünü ayakta tutmaları ve devam etmeleri konusunda, unutturmamak konusunda çalışmalar yapmak. Hem yardım akışını devam ettirmek hem de unutmamak istiyoruz.
“Sorun bütünsel ve zelzele açısından tehlikeli”
Dayanışmanın bir ayağı da barınma muhtaçlığı için… nihayet durum nedir? zelzele bölgesinden ayrılabilen ve barınma muhtaçlığını giderebilen tiyatro işçileri Mevcut mı?
Öncelikle bütün toplumun güzelleşme sürecinde akla birinci gelen alanlardan biri olarak sanatı ve sanatçıyı görüyoruz. Bu Fazla hoş bir şey lakin bir yandan da tertibe ve takviyeye gereksinim büyük. Bu manada İstanbul’dan Tiyatro Kooperatifi’nde oluşturduğumuz bir Çalışma Grubu’yla bölgedeki çocukları öncelikli düşünen bir proje oluşturduk ve Fazla süratli bir halde Özel daldan dayanak bulabildik. Nisan sonundan itibaren bölgede olacağız. Bölgedeki meslektaşlarımızın en Fazla gereksinimi olan şey barınma. Konutlarını, tiyatrolarını terk eden arkadaşlarımız var. Birebir vakitte mesleklerini devam ettirmek istiyorlar bu travmayı atlatabilmek için. Bu mevzuda da bir çalışma organize etmeye çalışıyoruz. Bölgedeki tiyatrocu meslektaşlarımızın İstanbul’a turneye, buradaki sahnelere gelmesiyle ilgili bir çalışma yapmak istiyoruz.
Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere ülkemizin Değerli bir kısmı zelzele neslinde ve risk altında. Buralarda bulunan Özel tiyatro sahnelerinin zelzeleye dayanıklılık araştırması, güçlendirilmesi ya da inançlı alanlara taşınması konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bu da Tekrar sisteme ve genel olarak Özel tiyatroların işleyişine ilişkin bir sorun. Sıkıntı bütünsel ve aslında zelzele açısından baktığımızda tehlikeli. Sahnelerimiz ve tiyatrolarımız ortasında bu bahiste ne yapabiliriz konusu gündemde fakat takdir edersiniz ki şu anda ikincil. Aslında her şey, Özel tiyatroların vergi statüsünün farklılaştırılması, dayanak sisteminin güzelleştirilmesi ve kendi ayakları üzerinden kurallara Müsait bir biçimde Mevcut olabilmesi ve sürdürülebilirliği için sistemin kökünden değişmesine bakıyor.
Yorum Yok